Eris varyantının giderek daha fazla ülkede görülmesi ve sıklığının aylar içinde artış göstermesinin, kamuoyunda ‘Tekrar başa mı dönüyoruz, yasaklar, kısıtlamalar, kapatmalar geri mi geliyor, yine maske kullanmak zorunda mı kalacağız?’ şeklinde bazı endişelere yol açtığını görüyorum. Öncelikle ifade edeyim ki böyle bir olasılık görmüyorum. Çünkü şu anda dolaşan virüs, 2020’de pandemiyi başlatan virüs değil. Virüs zaman içinde kendini değiştirdi ve bizimle beraber yaşamayı öğrendi. Çünkü biz ölürsek, virüs de bizimle beraber yok oluyor. Oysa virüs bizim hücrelerimizi kullanarak bizimle yaşamak istiyor. Geçirdiği mutasyonlarla bunu başardı. Ayrıca biz de zamanla virüsle birlikte yaşamayı öğrendik. Aşılanarak veya hastalığı geçirerek, virüse karşı bağışıklığımızı güçlendirdik ve artık çok ağır hastalığa yakalanmadan ve ölmeden atlatabiliyoruz. O nedenle kimse telaş etmesin, panik yapmasın.
ÖLÜMCÜL MÜ HIZLI BULAŞIYOR MU
Eris varyantı geçirmiş olduğu mutasyonlar nedeniyle diğer virüslere avantaj sağlamış görünüyor ve öne geçiyor. Ama bildirilen vakalarda hafif seyirli, adeta nezle, soğuk algınlığı gibi bir hastalık tanımlanıyor. Dünyada ölüm sayıları azalmaya devam ediyor. Zaten ülkemizin de içinde bulunduğu Kuzey yarımküre ülkelerinde eylül-nisan arasında solunum yolu virüslerine bağlı enfeksiyonlar artar. COVID-19 da bunlardan biri artık. Bu enfeksiyonlar okulların açılması ve yaz tatili döneminin bitip herkesin işyerlerine, ofislere dönmesi, toplu taşımada yükün artması, havaların soğumasıyla kapı ve pencerelerin kapatılması ve kapalı mekânlarda daha çok vakit geçirilmesi gibi nedenlerle bu mevsim aralığında çok daha sık görülür.
NASIL KORUNURUZ
Eğer hasta bireylerin topluma karışmaları zorunlu ise sosyal alanlarda maske kullanmaları çok yararlıdır. Bu aslında bir sosyal sorumluluk görevidir. Ancak sağlam kişilerin maske kullanmalarını gerektirecek bir durum yok. Özellikle 65 yaşından büyük veya genç de olsa kronik hastalığı olan kişilerin bu sezonda kendilerini daha çok iyi korumaları gerekiyor. Kalabalıktan, iyi havalandırılmayan kapalı mekânlardan olabildiğince uzak durmalarını öneririm. Böyle alanlarda bulunmaları gerekiyorsa sosyal mesafeye ve el hijyenine dikkat etmelerini tavsiye ediyorum.
AĞIR VAKA GÖRÜLDÜ MÜ
Eylül ayı itibarıyla solunum yolu enfeksiyonu tablosuyla gelen hastalarımızda artış gözlemliyoruz. Ancak bunların ne kadarı COVID-19 bilemiyorum, çünkü artık ağır olgular dışında test yapmıyoruz. Gerekli de değil. Ağır vaka (hastaneye yatış gerektiren) çok nadir, kritik vakamız (yoğun bakım gerektiren) hiç olmadı. Yıllardır yaşadığımız bu vakaların eylül ayından itibaren giderek artış gösterip, aralık-ocak gibi pik yapıp azalışa geçmesi ve nisan gibi salgının bitmesidir. Bu alışıldık tablonun dışında bir seyir beklemiyoruz.
ERİS’İN AŞISI GELİŞTİRİLDİ Mİ
Bu varyantla ilgili aşı çalışmaları devam ediyor. Risk gruplarının (65 yaş ve üstü, kronik hastalığı olanların) yıllık grip aşılarını yaptırmalarını öneriyorum. Zatürre aşılarını yaptırmamış olanların da bu aşıyı yaptırmalarını öneririm. Daha önceki aşıların kısmen koruyucu olduğu düşünülüyor.
OKULLARDA YAYGIN MI
Bu enfeksiyonlar daha çok kreşler, anaokulları ve ilkokullar olmak üzere okullarda öğrenciler arasında yayılır, onlardan da evlere, topluma dağılır. Bu nedenle erişkinler için de geçerli olmak üzere solunum yolu enfeksiyonu belirtileri olan (hapşıran, öksüren, burnu akan, ateşi olan, boğazı ağrıyan, halsizliği/ kırgınlığı olan, tat ve koku alma kaybı olan gibi) çocukların okula gönderilmemesi, topluma karışmamaları ve evde izole edilmeleri çok önemli ve etkili bir önlemdir. Bulaş zincirini bu şekilde kırabiliriz ve toplumsal hasarı azaltabiliriz. Okullarda sınıfların kapı ve pencerelerinin hiç olmazsa teneffüs saatlerinde karşılıklı açılıp havalandırılması, lavabo, kapı kolu, merdiven tutamakları gibi çocukların dokunduğu yüzeylerin sık sık temizlenmesini öneriyorum.
PROF. DR. AZAP UYARDI: MASKE RİSKİ AZALTIR
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, risk grubundakileri uyardı: “Özellikle hastalığın ağır seyredebileceği kişilerin dikkatli olması gerekir. İleri yaştakiler, altta yatan ciddi hastalığı olanlar ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde ağır seyredebiliyor. Bu kişilerin korunması önemli. Bu kişilerin riski azaltması açısından maske kullanımına dikkat etmesini öneriyorum. Sadece Eris’e özel değil herhangi bir viral solunum yolu infeksiyonunun yayılmasını kontrol etmek açısından maske, mesafe, temizlik ve iyi havalandırma gerekli. Özellikle hava sıcaklarının düşmeye başlamasıyla beraber kapalı ortamlar tercih ediliyor, daha az havalandırılıyor. Toplu taşıma da kalabalıklaştı. Bu ortamlarda virüslerin bulaşması çok kolaylaşıyor.Hastalıklara davetiye çıkarmamak için özellikle riskli kişilerde maske kullanımına, el hijyenine dikkat edilmesini öneriyoruz.”