"Dijitalin satışlar ve müşteri kazanımındaki payını artıracağız"
Recep Baştuğ, gelecek yıl bankacılık sektöründe dijitalleşmenin hızlanmaya devam edeceğini, ancak teknolojinin tek başına değer yaratmada yeterli olmadığını söyledi.
Yapay zeka ve analitik modellerle veriyi doğru kullanmanın gelecek dönemde fark yaratmanın formülü olacağını aktaran Baştuğ, "Sadece geleneksel bankalar değil fintekler, dijital bankalar, ödeme kuruluşları gibi aktörler de bu değer yaratımı sürecinin bir parçası haline geliyor. Bu da rekabetin yoğunlaşması ve hizmet kalitesinin artması demek." değerlendirmelerini yaptı.
Baştuğ, Türkiye'de de yeşil dönüşüm için çok ciddi bir yatırım ihtiyacı bulunduğunu, bu yolculuğun en büyük paydaşının bankalar olduğunu, dolayısıyla bu alanda rekabetin yoğunlaşmasını beklediklerini anlattı.
Salgınla birlikte çok ciddi ve kalıcı bir dijital dönüşüm yaşandığına işaret eden Baştuğ, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dijitalden yapılan işlem adetlerimiz salgın öncesine göre yüzde 100'ün üzerinde arttı. Temel işlem adetlerinde ATM dahil dijitalin payı yaklaşık yüzde 98'e kadar yükseldi. 2019 sonunda 7,7 milyon aktif mobil ve 8,4 milyon aktif dijital müşterimiz vardı. Bu yıl bu rakamlar sırasıyla 12,6 ve 13,2 milyona ulaştı. Bugün ürün satışlarımızın yüzde 85'ten fazlası dijital kanallarımızdan yapılıyor. Açık bankacılık düzenlemeleri de sektördeki bu dönüşümü bir sonraki aşamaya taşıyacak. Dijitalde sınırların kalkacağı bir döneme giriyoruz. Veri, verinin kullanımı ve müşteri deneyimi daha da fazla konuşacağımız başlıklar olacak. Biz de Garanti BBVA olarak müşteri stratejimizi bu odakla belirliyor, dijitalleşme odağımızı ve yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Tüm çalışmalarımızda mobili merkeze alan bir yaklaşımımız var. Dijitalin satışlarımızdaki ve müşteri kazanımındaki payını artırmaya devam edeceğiz."
"Karlılık üzerindeki negatif baskı devam edebilir"
Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ, Türkiye'de uygulanan para politikalarının sektöre yansımaları hakkında da görüşlerini paylaştı.
Uygulanan politikalar neticesinde bilançolarda Türk lirasına yönelimin zorunlu hal aldığını belirten Baştuğ, kur korumalı mevduat ile sektörde mevduatın vade yapısının uzadığını, yabancı para kredi talebinin kesildiğini söyledi.
Baştuğ, yabancı para kredilerde vadeleri gelen ödemelerin yapılmasıyla kredi hacimlerinin ciddi ölçüde azaldığını ifade ederek, "Öte yandan, yüksek enflasyon ortamı, TL kredi talebinde artış yarattı. Ancak, büyüme dinamiklerini şekillendiren yasal düzenlemelerle KOBİ'ler ve ihracatçılar hariç büyük tüzel kredilerde durağanlık belirginleşmeye başladı. Tüzel taraftaki kredi faizleri ile mevduat maliyetleri arasındaki marjın da son dönemde negatife dönmesiyle bu durumu bir süre hissetmeye devam edebiliriz. Resim böyle olunca, sektör için karlılık üzerindeki negatif baskının artarak devam edeceğini öngörmek mümkün." diye konuştu.
Sektörün sermaye karlılığının halihazırda enflasyonun altında olduğuna işaret eden Baştuğ, ekonomik büyümeyi desteklemek açısından bankacılıkta güçlü sermayenin korunmasının öneminden bahsetti.
Baştuğ, 2023'te Türkiye'de enflasyonun azalma eğiliminde olacağı öngörüsünde bulunarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Her durumda hala yüksek, alışılagelmişin üstünde bir enflasyon ortamı bizi bekliyor. Devam eden büyüme ve yüksek kalmayı sürdürecek enerji fiyatlarıyla cari açığın önemini koruyacağının da altını çizmek isterim. Salgın sonrası Türkiye'de yaşanan ihracat artışı, başta Avrupa olmak üzere ihracat pazarlarındaki yavaşlama neticesinde son dönemde hız kesti. Ancak, tekrar pazar çeşitliliği yaratarak sert düşüşün önüne geçtiğimizi söyleyebiliriz. 2022'de ülkede önemli bir yatırım hamlesi olduğunu söyleyemeyiz. 2023'te öngörülebilirliğin artması sonrası canlanma bekleyebiliriz. Fırsatlar penceresinden; Türkiye, çok ciddi bir üretim ve lojistik alt yapısına sahip. Bankacılık sektörü ülke ihtiyaçlarını destekleyecek güce sahip. Ancak, sektörün de ihtiyacı; bir an evvel enflasyonun düşmesi, daha öngörülebilir ve istikrarlı bir makro ve yatırım ortamının tesis edilmesidir."
QNB Finansbank Genel Müdürü Tan: 023'te bankacılık sektöründeki büyümenin devam edecek
QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan da yaptığı değerlendirmede, geçen yıla salgının etkilerinin azalması ve normalleşme beklentileriyle girildiğini ifade ederek, ocak ayından itibaren başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde siyasi, ekonomik ve jeopolitik sorunların ortaya çıktığını, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrası enerji ve emtia fiyatlarında hızla dalgalanmalar yaşandığını anlattı.
Tan, bu süreçte dünya ekonomisinde enflasyonist sürecin hızlandığına işaret ederek, 2022'nin belirsizliğin ön plana çıktığı bir yıl olduğunu söyledi.
Şu an Ukrayna-Rusya savaşının etkilerinin azaldığını, buna rağmen 2022'nin ikinci yarısında Çin'de artan Kovid-19 vakalarıyla tedarik zincirinde yeniden bozulmaların yaşandığını aktaran Tan, şunları kaydetti:
"Enflasyonist ortamda küresel ekonomide resesyon ihtimali de artmış oldu. Türkiye açısından baktığımızda da pandeminin etkilerinin azaldığı bir ortamda bulunduğumuz coğrafyada birçok risk faktörü vardı. En kritik konu enflasyon oldu ve küresel koşulların da etkisiyle son yılların en yüksek seviyesine çıktı. Bu dönemde ekonomi ise iyi bir büyüme performansı gösterdi. Bu açıdan 2022 zorlu bir yıl oldu ancak salgın sonrasında normalleşme süreci devam etti. 2023 yılı da beraberinde birtakım riskleri barındırsa da zorlu bir eşiği geçtiğimizi söyleyebiliriz."
"Bankacılık sadece karlılıkla takip edilebilecek bir sektör değil"
Ömür Tan, QNB Finansbank olarak 2022 yılını çok verimli geçirdiklerini, ivmeli büyüme ile ekonomi ve müşterilerine kesintisiz destek sağladıklarını ifade etti.
Kredi ve mevduat büyümesinde geçen yılın 3. çeyreği itibarıyla rakiplerini geride bıraktıklarını belirten Tan, "Güçlü büyümemizle pazar payı kazanmaya devam ettik. Karlılık açısından da son yıllarda görülmeyen yüksek seviye öz sermaye karlılığına ulaşan bir bankacılık sektörü gördük." diye konuştu.
Tan, artan net faiz gelirleri ve enflasyona endeksli menkul kıymet gelirleri çerçevesinde karlılığın çok iyi gittiğini anımsatarak, şunları söyledi:
"Nominal açıdan güçlü bir karlılık seviyesi yakalanmasına rağmen öz sermaye karlılığı seviyesi enflasyon oranının altında seyretti. Genel açıdan değerlendirdiğimizde 2022 başında yaptığımız finansal bütçeden olumlu yönde ayrıştık. Öbür taraftan bankacılık sadece finansal rakamlarla ve karlılıkla takip edilebilecek bir sektör değil. Bizim açımızdan müşteri kazanımı ve derinleşme de çok önemli konular. Geçen yıl hem perakende hem de tüzel tarafta ciddi miktarda yeni müşteri kazanımı sağladık. Ayrıca kendi operasyonlarımız dijitalleşirken müşterilerimizin de dijitalleşmesi için adımlar attık. Dijitalleşmeyi ve inovasyonu yakından takip eden bir banka olarak sektörde bir yenilik olan servis bankacılığı kapsamında ilk ekibi kuran banka olduk. Bu sebeple 2022 bizim açımızdan güzel ve verimli bir yıl oldu."
"Ekonomik görünümünün daha olumlu seyredeceğini düşünüyorum"
QNB Finansbank Genel Müdürü Tan, bu yıl salgının etkilerinin iyice azalacağını, ekonomilerin salgın öncesi seviyelere döneceğini düşündüklerini ifade etti.
Buna rağmen Türkiye'de olmasa da küresel ekonomide birçok ülkenin resesyon endişeleri taşıdığını vurgulayan Tan, enflasyonist baskının kırılıp enerji ve emtia fiyatlarının normalleşmesi ile ekonomik görünümünün daha olumlu seyredeceğini dile getirdi.
Tan, bu açıdan bakıldığında 2023'ün bankacılık açısından da olumlu bir yıl olabileceğinden bahsederek, şöyle devam etti:
"Bankacılık sektörü açısından ön plana çıkan konu yasal düzenlemeler ve değişiklikler oluyor. Ekonomik konjonktür kapsamında 2022'de birçok yasal düzenlemede değişiklik yapılmıştı. Bunların bir kısmı sektör açısından olumlu etki sağlasa da bazıları da bankalar açısından zorlayıcı oldu. 2023'te bankacılık sektöründeki büyümenin devam edeceğini, Türkiye ekonomisinin de büyümesi paralelinde Türk lirası cinsinden kredi talebinin artacağını ve özellikle küçük işletmelerin ve gerçek kişi müşterilerin talep tarafında daha iştahlı olacağını düşünüyorum. Ayrıca mevduat tarafında da Kur Korumalı Mevduat ile Türk lirası cinsinden tasarruf teşvik edilmişti, bu yıl da bankacılık sektörü hem kredi hem de mevduat tarafında Liralaşma Stratejisi'ne devam edecektir."
"Büyümede Türk lirası cinsinden ürünleri önceleyeceğiz"
Ömür Tan, 2023 yılının ülke açısından öneminden bahsederek, hem cumhurbaşkanlığı hem de meclis seçimleri yapılacağını anımsattı.
Bundan önceki seçim dönemlerinde olduğu gibi ekonomik açıdan hareketli bir yıl geçirileceğini düşündüğünü belirten Tan, "Türkiye ekonomisi açısından büyümenin hız kesmeden devam edeceğini, enflasyonun baz etkisiyle düşeceğini, istihdamın daha da artacağını bekliyoruz." diye konuştu.
Tan, banka olarak bu yıl da istihdama destek vermeye devam edeceklerini vurgulayarak, halihazırda QNB Finansbank olarak 11 binden fazla personel istihdam ettiklerini bildirdi.
Öz sermaye karlılığı hedeflerinin tüketici enflasyonu paralelinde şekilleneceğini anlatan Tan, "Bu yıl bankacılık sisteminde nominal açıdan yüksek karlılıklar görsek de öz sermaye karlılıkları düşecektir ama hedef en azından enflasyon seviyesinde öz sermaye karlılığı yakalamak olacak. Pazar payı açısından da QNB Finansbank olarak her zaman büyümeyi önceleyen bir banka olduğumuz için stratejik tüm metriklerde pazar payı kazanmak istiyoruz. Büyümede özellikle Türk lirası cinsinden ürünleri önceleyeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Üretici, ihracatçı ve KOBİ ölçekli reel sektör müşterilerimize odaklanacağız"
Ömür Tan, QNB Finansbank olarak 2022'nin 9 ayında toplam kredilerinin 2021 sonuna kıyasla yüzde 53 artarak 312 milyar liraya ulaştığını, bu dönemde kredi desteklerinin reel sektörde yüzde 52 yükselişle 217 milyar liraya, bireysel müşterilerde yüzde 54 artışla 95 milyar liraya çıktığını bildirdi.
Reel sektöre Türk lirası cinsinden çok daha fazla kaynak sağladıklarını anlatan Tan, ancak sektörde yabancı para cinsinden kredilerde daralma olduğu için büyüme oranının daha sınırlı kaldığına işaret etti.
Tan, bu yıl da hem reel sektörü hem de bireysel müşterileri desteklemeye devam edeceklerini vurgulayarak, "Üretici, ihracatçı ve KOBİ ölçekli reel sektör müşterilerimize odaklanacağız. 2023 yılında da tüm bu alanlarda müşterimize finansal destek sağlamayı ve onların ihtiyaçları çerçevesinde büyümeyi sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
Geçen yıl uygulanan para politikalarının bankacılık sektörüne etkilerine ilişkin görüşlerini de paylaşan Tan, şunları söyledi:
"Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini tek haneye indirirken, genel hatlarıyla uygulanan politikalar ve yeni düzenlemelerde liralaşma vurgusu öne çıktı. Hem para politikası hem de yeni düzenlemeler bankacılık sektörünü çeşitli açılardan etkiliyor. Öncelikle bankacılık sektörünün sağladığı fonlama sadece para politikasına bağlı olmamakla birlikte politika faizindeki değişikliklerden de etkileniyor. Bunun yanı sıra şu an TCMB ve BDDK tarafından uygulamaya konan, bankacılık sektörünü doğrudan etkileyen birçok düzenleme de mevcut. Bankalar, piyasa koşulları ve uygulanan politikalar çerçevesinde bilanço yönetimini şekillendiriyor. Para politikası araçları bankaların bilanço yönetimi konusundaki kararlarını etkilerken aynı zamanda bankaların daha kısa vadeli hedefler belirlemesini de beraberinde getiriyor. Bu açıdan uygulanan para politikası, bankacılıkta hedefi ve stratejiyi belirleyen en önemli unsurlardan birisi olarak değerlendirilebilir."
"Bu yıl hızla azalacak bir enflasyon ekonomi için olumlu etkiler yaratacak"
QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan, Türkiye ekonomisinin büyüme açısından dünyada ön plana çıktığını belirterek, salgınla birlikte küresel ekonomik aktivitenin yavaşladığını, Türkiye'nin ise olumlu ayrıştığını söyledi.
Turizm ve ihracat gelirlerinin arttığını, buna rağmen enerji ve emtia fiyatlarındaki yükseliş ile dış ticaret açığının artmaya devam ettiğini aktaran Tan, "Ülkemiz açısından baktığımızda cari açığın finansmanı en önemli konularımızdan birisi olarak öne çıkıyor. Cari açığın finansmanı bu yıl da takip edilecek önemli bir veri olacak." dedi.
Tan, turizm ve ihracat konularında önemli fırsatlar olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"İçsel faktörlere baktığımızda da geçen yıl döviz kurlarında ciddi bir dalgalanma görmüştük. Akabinde yüksek seyreden enflasyon ile karşı karşıya kaldık. Bugün itibarıyla döviz kurlarındaki dalgalanmanın durduğunu görüyoruz ve enflasyon baz etkisiyle de düşüşe girecek. Enflasyonun düşüş hızının daha da artması alım gücü açısından çok önemli. Bu yıl hızla azalacak bir enflasyon ekonomi için olumlu etkiler yaratacaktır. Ekonomide çarklar işliyor. Daha fazla yatırım çekip değişen küresel tedarik zincirinden daha çok pay almamız gerekiyor. Bunun için de her bir birey ve şirket olarak sorumluluklarımız var. Biz de banka olarak bu kapsamda Türkiye ekonomisinin büyümesi için gerekli finansman desteğini sağlıyoruz."
Vakıf Katılım Genel Müdürü Çelik: Bankacılık ve katılım finans sektörünün üzerinde bir büyüme performansı projekte ediyoruz
Vakıf Katılım Genel Müdürü ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çelik, yaptığı değerlendirmede, enflasyonla mücadele çerçevesinde merkez bankalarının parasal ve mali sıkılaşma adımlarının izlendiği 2022'de, küresel ekonomik aktivitede bariz bir yavaşlama görüldüğüne işaret ederek, "Küresel ekonomideki bu belirsizliklere karşın üretim, ihracat ve istihdam ekseninde oluşturulan makroekonomik politikalar, Türkiye ekonomisinin dinamizminde belirleyici oldu." diye konuştu.
Türkiye ekonomisinin büyüme performansıyla oldukça pozitif ayrıştığını vurgulayan Çelik, Türk bankacılık sektörünün de bu dönemde ekonominin istikrarlı büyümesine yönelik desteğini sürdürdüğünü ifade etti.
Çelik, bu yıl katılım finans kuruluşlarının da sürdürülebilir kalkınmayı öncelediğini, reel sektör ve bireysel müşterilerin ihtiyaçlarına cevap ürettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Sektör olarak 2022'de konvansiyonel bankalara kıyasla büyümede pozitif ayrıştık. Üretim ve yatırım faaliyetlerinin genişletilmesi ve reel sektöre verilen desteğin artırılmasında etkin rol alan sektörümüz için 2022 oldukça verimli bir dönem oldu. Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün yüzde 46 genişlediği yılın 10 ayında, katılım finans kuruluşları olarak yüzde 59 büyüme göstererek, pazar payı kazanımımızı sürdürdük. Yıl başından eki ayına kadar geçen sürede katılım finans kuruluşlarının toplam nakdi finansman hacmi yüzde 58 artarak 621 milyar liraya, toplanan fon hacmi de yüzde 63 büyüme ile 923 milyar liraya ulaştı."
"2023'te bankacılık sektörü aktif büyümesi olumlu şekillenecek"
Osman Çelik, Vakıf Katılım'ın 2022 performansına ilişkin bilgi vererek, ekim itibarıyla nakdi finansman büyümesinde hem sektöre hem katılım finans kuruluşlarına göre pozitif bir ayrışma kaydettiklerini söyledi.
Yılbaşından ekim ayına kadar geçen sürede aktif büyüklüklerinin yüzde 66 artarak 167 milyar liraya ulaştığını aktaran Çelik, "Bu dönemde katılım finans kuruluşları arasındaki aktif büyüklük pazar payımız yüzde 15 olarak gerçekleşti. Nakdi finansman hacmimiz yüzde 82 genişleterek 104 milyar liraya taşıdık. Öte yandan, toplanan fon hacmimizi yüzde 68 artırarak 124 milyar liraya çıkardık. Böylelikle katılım finans kuruluşları içerisindeki nakdi finansman pazar payımızı yüzde 17'ye, toplanan fon pazar payımızı yüzde 13'e ulaştırdık." dedi.
Çelik, salgın riskinin azalmasının beklendiği 2023'te bankacılık sektörü aktif büyümesinin olumlu şekilleneceği öngörüsünde bulunarak, yüksek faiz ortamının tedricen gerilemesiyle marj seviyelerinde düşüş beklediklerini ifade etti.
Kar marjları daralacak olsa da bankacılık sektörünün güçlü aktif kalitesinin, sürdürülebilir karlılığın sağlanmasına imkan tanıyacağını belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Kur korumalı hesap uygulamasının desteğiyle banka bilançolarında liralaşma etkisinin net biçimde gözlemlendiği bu dönemdeki ivmenin, önümüzdeki yıl için de etkili olacağını değerlendiriyoruz. Türk lirası cinsi toplanan fonların kaydettiği güçlü büyüme ve ters dolarizasyon gelişmeleri, bankaların fon yapısının daha sağlıklı bir zemine oturmasını destekleyecektir. Finansman tarafında da artış trendinin daha çok Türk lirası cinsinden olacağını öngörüyoruz. Vakıf Katılım olarak, bankacılık ve katılım finans sektörünün üzerinde bir büyüme performansı projekte ediyoruz. 2023 itibarıyla katılım finans kuruluşları arasındaki aktif büyüklük pazar payımızı yüzde 20'ye taşımayı, 1 milyonu aşkın müşteriye hizmet vermeyi, 600 yeni istihdam oluşturmayı hedefliyoruz."
"Hedefimiz, nakdi finansman hacmimizi 2023'te yüzde 60'ın üzerinde büyütmek"
Vakıf Katılım Genel Müdürü Çelik, kurumsal firmaların ve KOBİ'lerin büyümesine destek olmaya devam edeceklerini vurgulayarak, Kasım 2022 itibarıyla tüzel finansman hacimlerinin yılbaşına kıyasla yüzde 84 artışla 97,3 milyar liraya ulaştığını söyledi.
Bireysel müşterilere yönelik finansman desteklerinin de yüzde 62 artarak 6,4 milyar liraya çıktığını aktaran Çelik, "Böylelikle tüzel ve bireysel finansmanlar kapsamında toplam nakdi finansman hacmimizi yüzde 82 artırarak 104 milyar liraya yükselttik. Hedefimiz, nakdi finansman hacmimizi 2023'te yüzde 60'ın üzerinde büyütmek. Bu süreçte, KOBİ finansmanlarının ve bireysel finansmanların toplam nakdi finansmanlar içerisinde payını artırmayı önceleyeceğiz." diye konuştu.
Çelik, katılım bankalarının dijital dönüşümüne de değinerek, Türkiye’de güçlü bir finansal sistem olduğunu, bunun bazı fırsatları da beraberinde getirdiğini kaydetti.
Son yıllarda FinTech'lerin de yaygınlaşmasıyla sistemdeki dijital yetkinliklerin oldukça geliştiğine dikkati çeken Çelik, şunları ifade etti:
"Dijital bankalar da oyuna dahil olunca, dijitaldeki rekabet önemli ölçüde arttı. Vakıf Katılım olarak, bu rekabette güçlü bir noktada olmak istiyoruz. 2023'te regülasyonların el verdiği ölçüde dijital olgunluğumuzu maksimum seviyeye çıkaracağız. Gerek finansal ihtiyaçlar gerekse de operasyonel süreçlerimizi dijitale taşıyoruz. Amacımız sadece müşterilerimizin şubeye gitmeden dijital kanallarımızdan işlem yapması değil, dijitalleşmeyle birlikte sosyal bankacılık gibi bir iş modeli de oluşturmak. Akabinde bunları sentezleyerek müşterilerimizin günlük hayatının bir parçası olmak istiyoruz."
"Para politikası kararları negatif arz şoklarına karşı olumlu sonuçlar verdi"
Osman Çelik, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerini de paylaşarak, salgın sonrası küresel ekonomilerin tamamında görülmeye başlayan sistematik risklere karşı devletin proaktif kararları devreye aldığını anlattı.
Küresel çapta ortaya çıkan enflasyonist baskının para politikalarında da değişikliği beraberinde getirdiğini anımsatan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin dışsal faktörlere karşı sergilemek durumunda olduğu disiplinli maliye politikası neticesinde, jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyetleri devletimiz tarafından uygulanan sübvanse nedeniyle halkımıza direkt yansımadı. Bununla birlikte Rusya-Ukrayna savaşının sebep olduğu tarım emtiasına ulaşım problemleri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarına sebebiyet verdi. Uyguladığımız para politikası kararlarının küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şoklarına karşı olumlu sonuçlar verdiğini ve bu durumun 2023'ün ilk çeyreğinden itibaren daha da netleşeceğini düşünmekteyiz."
Çelik, küresel piyasalarda oynaklık ve kırılganlığın arttığı bir dönemde, liralaşma politikasının bankacılık sektöründe kaynak maliyetinin düşürülmesinden, vade sürelerinin uzatılmasına, bilançolarda görülen pozitif kaldıraç etkisine kadar birçok alanda esneklik ve fırsat oluşturduğunu söyledi.
Şirketlerin esas faaliyet karlılığı ve istihdamını teşvik eden mevcut para politikası kural setinin ülke açısından yararlı olduğunu belirten Çelik, ihracat kazanımlı yatırımlara önem verilmesinin de Türkiye'yi tüm ülkelerden ayrıştırdığını kaydetti.
"İhracat bölgesi çeşitlendirmesine gidilmesi yararlı olabilir"
Vakıf Katılım Genel Müdürü Çelik, 2023'te ekonomideki risk ve fırsatlara da değindi.
Salgın döneminde Türkiye'nin stratejik konumunun diğer ülkeler tarafından daha fazla fark edildiğini anlatan Çelik, emtia ve tarımsal gıda risklerin azaltılmasından global siyasi gerilimlerde arabuluculuk görevi üstlenmesine kadar yumuşak diploması üzerinden iktisadi faaliyetlerdeki alanın genişlediğini söyledi.
Çelik, Afrika açılımı, enerji yolları ve dağıtımı üzerinde elde edilen kazanımlar, uzak ülkeler ihracat stratejisi, TOGG ile yakalanan hibrit/elektrikli araç devinimi gibi gelişmelerin pozitif yansımalarının alınmaya devam edileceğini belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Riskler kısmına baktığımızda ise Ağustos 2022 itibarıyla gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde sanayi üretim hızındaki yavaşlama eğiliminin devam ettiğini görüyoruz. Ticaret Bakanlığımızın yayımladığı ekonomik görünüm raporlarını incelediğimizde, ekimde Türkiye'nin Yeni İhracat Siparişleri Endeksi'nin gelişmekte olan ekonomiler içerisinde orta üst sıralarda yer aldığını görmekteyiz. Burada asıl önemli olan durum, ülkemizin ana ihracatını oluşturan ülkelerde gözüken ekonomik aktivite yavaşlamasıdır. Bu durumun her kesim tarafından yakından takip edilmesi ve oluşturabileceği risklere karşı ihracat bölgesi çeşitlendirmesine gidilmesinin yararlı olabileceğini söylemek isterim."