Sağlık

Dünyayı tehdit eden Marburg virüsü: Yaygın kanama görülebiliyor

Dünya Sağlık Örgütü geçtiğimiz yıl Marburg virüsünü salgın hastalık olarak ilan etmişti. Özellikle Orta Afrika bölgesinde bir tehdit oluşturan virüsün onaylı bir aşısı ve özel bir tedavisi olmadığını belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Bengisu Ay, “Hasta bir kişide bulgular ortaya çıkana kadar hastalık bulaşıcı değildir. 5-10 günlük kuluçka süresinden sonra aniden ateş, titreme, baş ağrısı, kas ağrısı görülür.

Marburg virüsü hakkında Medipol Üniversitesi Pendik Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Bengisu Ay, uyarılarda bulundu. Dr. Öğr. Üyesi Ay, Marburg virüsünün rezervuarının Afrika’da yaşayan bir meyve yarasası olduğunu belirterek “Marburg virüsü Marburg Kanamalı Ateşi adı verilen hem insan hem de goril, orangutan, şempanze, gibon, maymunlar ve lemurları etkileyen, nadir ama ciddi ölümcül olabilen kanamalı ateşli bir hastalık etkenidir. Muhtemelen bu hastalık ilk bulaştığı insana korunmasız olarak enfekte yarasa dışkısıyla temas edilmesi veya yarasaların yaşadığı ortamlardaki havanın solunması ile bulaşmıştır. Virüsün konak hayvandan insana ilk bulaşmasından sonra enfeksiyon kişiden kişiye temasla yayılır. Bu birkaç yolla olabilir. Mesela enfekte kişilerin vücut sıvılarının damlacıklarıyla doğrudan temas ya da enfekte kan veya dokularla kirlenmiş malzemeler ve diğer nesnelerle temasla olabilir. Virüsün insanlar arasında yayılması kapalı ortamlarda ve doğrudan temasla meydana gelir. Nadiren cinsel yolla bulaş da mümkündür. Marburg virüsü hava yoluyla bulaşmaz” diye konuştu.

HASTALIĞIN 5’İNCİ GÜNÜNDE DÖKÜNTÜLER GÖRÜLEBİLİR

Marburg virüsünün 5 ila 10 günlük kuluçka süresinden sonra belirti gösterdiğine dikkati çeken Dr. Öğr. Üyesi Ay, şöyle devam etti:

“Hasta bir kişide bulgular ortaya çıkana kadar hastalık bulaşıcı değildir. 5-10 günlük kuluçka süresinden sonra başlangıç semptomları aniden başlar ve ateş, titreme, baş ağrısı, kas ağrısı şeklindedir. Bulguların başlamasından sonra 5’inci gün civarında gövdede döküntüler ortaya çıkabilir. Mide bulantısı, kusma, göğüs ağrısı, boğaz ağrısı ve ishal görülebilir. Bulgular gittikçe şiddetlenerek sarılık, pankreas iltihabı, ciddi kilo kaybı, hezeyanlar, karaciğer yetmezliği, yaygın kanamalar görülmeye başlanır. Ölüm oranları geçmiş salgınlarda yüzde 24 ile yüzde 88 arasında değişmiştir. Hastalığın seyri esnasında ve iyileştikten sonra yapılan kan testleriyle tanı konur. Ölen hastalarda kan ve doku örneklerinde geriye dönük olarak Marburg Kanamalı Ateşi teşhisi konulabilir.

VİRÜSÜN AŞISI VEYA ÖZEL TEDAVİSİ BULUNMUYOR

Dr. Öğr. Üyesi Ay, hastalığın tedavisi ve korunma yöntemlerini şu şekilde açıkladı:

“Marburg virüsünün şu anda onaylı bir aşısı veya özel tedavisi yoktur. Hastanede destek tedavisi uygulanmalıdır. Uygulama hastanın kaybettiği kan ve pıhtılaşma faktörlerinin yerine konulması, kan basıncı ve oksijen durumunun takibi, sıvı dengesinin düzeltilmesi ve herhangi bir ilave enfeksiyonun tedavisini kapsar. Uganda ve Orta Afrika’nın diğer bölümlerini kapsayan endemik bölgeleri ziyaret eden yolcular için enfeksiyona maruziyet riski yüksektir. Hastalıktan tek korunma yolu Orta Afrika’da hasta primatlar ve meyve yarasalarından uzak durmaktır. Marburg Kanamalı Ateşi çok nadir görülen bir hastalıktır. Ancak görüldüğünde diğer insanlara, özellikle de hastanın bakımıyla ilgilenen aile üyelerine ve sağlık personeline bulaşma potansiyeli yüksektir. Hastalığın görüldüğü bölgelere seyahat edecekler mutlaka canlı ya da ölü meyve yarasaları, primatlar ve bunların çıkartılarıyla temastan kaçınmalı, vahşi hayvan eti yememeli, hasta olduğu düşünülen insanlarla yakın temastan kaçınmalı, elleri sık sık su ve sabunla yıkamalı veya alkol bazlı el dezenfektanlarıyla temizlemelidir.”