Kılıçdaroğlu: "Kurt, kuzu postuna bürünmüş..!" Kılıçdaroğlu: "Kurt, kuzu postuna bürünmüş..!"

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Türkiye kuşatılmaya müsaade etmeyecek. Güneyinde ve Suriye’de oluşturulmaya çalışılan senaryoya müsaade etmeyecektir. 20 yıldır devam eden bir süreç. Bunu bozacak şeye milletimiz müsaade etmez” dedi.
TBMM Başkanı Şentop, Meclis 27. dönemini değerlendirdi. Şentop, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında barış için çalıştığını söyleyerek, başta tahıl koridoru ve esir takası olmak üzere farklı alanlarda bu çalışmaların somut neticeler verdiğini ifade etti. Şentop, “Türkiye’nin söz konusu savaşın sonlanması noktasında ortaya koyduğu gayretler, sizlerin de takip ettiğiniz üzere devam etmektedir. Bu dönemi diğer dönemlerden ayıran en önemli hadiselerden bir diğeri ise, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız büyük deprem felaketleridir. Ülkemizi tarifi olmayan derin bir acıyla sarsan söz konusu depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara şifa diliyorum. Devletimiz ve milletimiz yaraları sarmak için elbirliğiyle çalışmalarına başlamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi de ayrıntılarına daha sonra değineceğim şekilde bu süreçte önemli çalışmalar yürütmüştür. Deprem bölgelerindeki bütün vatandaşlarımızın sorunları çözülene kadar çalışmalar kararlılıkla devam edecektir” ifadelerini kullandı.
27’nci dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ve Milli Mücadele açısından büyük önem taşıyan diğer pek çok hadisenin 100. yıl dönümünü barındırdığını belirten Şentop, “Bir asır önce vatan toprakları işgal edilerek esaret altına alınmak istenen milletimizin istiklali uğrunda Meclis çatısı altında verdiği mücadelenin dönüm noktalarını bir asır sonra milletin temsilcisi sıfatıyla yâd etmek ve açılışının ardından ikinci yüz yılına başladığı günlerde Gazi Meclisimizin mensubu olarak görev icra etmek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı sıfatıyla şahsım ve 27’nci dönemde birlikte çalıştığım milletvekili arkadaşlarım için şüphesiz çok büyük bir saadet ve gurur vesilesi olmuştur. 27’nci yasama dönemi, biraz önce andığım hususiyetlerinin yanı sıra millet iradesinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çeşitli konularda ilkleri yaşadığımız önemli bir dönem olarak tarih sahnesindeki yerini almaktadır” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra TBMM’nin geçirdiği ilk yasama dönemi olduğunu hatırlatan Şentop, “Bildiğiniz üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde aziz milletimiz, Mecliste kendisini temsil edecek milletvekillerinin yanı sıra yürütme organını da doğrudan seçme ve belirleme imkanına sahip hale gelmiştir. Yürütme erkinin sonradan olağan veya olağandışı yollarla bilhassa dahili ve harici kayıt dışı siyaset unsurlarının müdahalesi ile değiştirilemeyecek şekilde seçim anında doğrudan halk tarafından belirlenmesi, temsilde adaletten taviz verilmeksizin yönetimde istikrar sağlamayı mümkün kılmıştır. Bu kapsamda 27’nci yasama dönemi için yapılan ve kayıtlı seçmenlerin yüzde 86 oranında katılım gösterdiği 2018 seçimleri sonucunda Mecliste kullanılan oyların yaklaşık yüzde 98’inin (yüzde 97,97’sinin) temsil edildiği bir sandalye dağılımı ile karşılaşılmıştır. Kullanılan her 100 oydan 98’inin Meclis aritmetiğine yansıması suretiyle temsilde adaletin çok yüksek düzeyde sağlandığı 27’nci yasama döneminin 59 ay gibi oldukça uzun bir süre devam etmesi, aynı dönem içinde yönetimde istikrarın da temin edildiğinin göstergesidir” diye konuştu.

"Oy kullanan seçmenlerimizin iradelerini yüzde 98 oranında yansıtan Türkiye Büyük Millet Meclisi yaklaşık 5 yıllık zaman diliminde oldukça verimli çalışmalar yürütmüştür”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Parlamenter Hükümet Sistemi arasında karşılaştırma yapan Şentop, şöyle devam etti:
“Bu vesileyle sizlere bir hususu hatırlatmak isterim; malumlarınız Parlamenter Hükümet Sistemi döneminden kalma bir alışkanlık olarak 27’nci yasama döneminin ilk yıllarından itibaren erken seçim iddiaları bazı siyasi parti temsilcilerince dile getirilmekte idi. Konu hakkında bir tarama yaptığınızda genel seçimlerden sadece bir sene sonra, 2019 yılının yaz aylarından itibaren erken seçim olacağı yönünde iddialı söylemlerde bulunan çok sayıda siyasetçiye rastlayabilirsiniz. Yine aynı dönemlerde şahsıma yöneltilen sorular üzerine benim de ısrarla 'yeni hükümet sisteminin doğası gereği bir erken seçim ihtimalinin sıfıra yakın olduğu' hususu üzerinde durduğumu hatırlarsınız. Bugün artık 27’nci dönemin 5 yıllık süresinin neredeyse tamamlandığı, bir takvim ayarlaması sebebiyle seçimlerin 4 yıl 11 ay sonra yapılmasının kesinleştiği günlerdeyiz. Dolayısıyla yeni hükümet sisteminin yönetimde sağladığı istikrardan ve seçimlerin yenilenmesi şartlarını zorlaştırmasından hareketle erken seçim iddiaları hakkında yapmış olduğum değerlendirmeleri tarihi akışın teyit ettiğini görmekten büyük memnuniyet duymaktayım. Bu çerçevede daha önce çeşitli vesilelerle belirttiğim gibi, ilk örneğini 27’nci yasama döneminde tecrübe etmiş olmanın rahatlığıyla bir kere daha ifade etmek isterim ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde ülke yönetimi seçimlerde doğrudan milletimiz tarafından belirlenmektedir. Dolayısıyla Parlamenter Hükümet Sistemi döneminde olduğu gibi seçimlerin yapılmasına rağmen yürütme yetkisinin kim tarafından kullanılacağının belirsiz olması gibi bir durumla karşılaşılması ihtimali artık gündemimizden çıkmıştır. Bu durum, ülkeyi kimin yöneteceğinin belirlenememesi sebebiyle siyaseten erken seçime ihtiyaç duyulması ihtimalini neredeyse tamamen ortadan kaldırmaktadır. Diğer taraftan yeni hükümet sistemi, seçimlerin yenilenmesini hukuken de oldukça zor şartlara bağlamıştır. Bu konuda Meclisin karar alabilmesi üye tam sayısının 3/5’ü gibi gerçekleşmesi oldukça zor bir oy nisabına bağlanmış; seçimlerin cumhurbaşkanınca yenilenmesi ise kendisinin en fazla iki dönemle sınırlı görev süresini kısaltacak olması sebebiyle istisnai ve zorunlu hallerde başvurulabilecek bir yöntem olarak tasarlanmıştır. Bu açıklamalar çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Anayasamızda öngörülmesine rağmen Parlamenter Hükümet Sistemi döneminde gerçekleştirilemeyen 'temsilde adaleti ve yönetimde istikrarı aynı anda sağlama' amacını gerçekleştirdiği görülmektedir. Bu kapsamda sistemin 27’nci dönemdeki ilk uygulamasında herhangi bir yönetim zaafı veya boşluğuyla karşılaşılmaksızın yürütme erki icraatlarını kesintisiz şekilde gerçekleştirmiş; yine oy kullanan seçmenlerimizin iradelerini yüzde 98 oranında yansıtan Türkiye Büyük Millet Meclisi yaklaşık 5 yıllık zaman diliminde oldukça verimli çalışmalar yürütmüştür.”
Şentop, 27’nci yasama döneminde Meclisin etkinliğinin azaldığı eleştirilerine soru önergelerini örnek göstererek cevap verdi. Şentop, “Milletvekillerimizin cumhurbaşkanı yardımcısına ve bakanlara yöneltmiş oldukları soru önergelerinin cevaplanma oranlarıdır. Bu oranlardan hareket edilerek yeni hükümet sisteminin Meclisi işlevsizleştirdiği sonucuna ulaşılabilmesinin ön koşulu ise, takdir edersiniz ki soru önergelerinin 27’nci dönemdeki cevaplandırılma oranlarının Parlamenter Hükümet Sistemi'ndeki dönemlere nazaran daha olumsuz bir tabloyu yansıtmasıdır. Ne var ki, 6’ncı yasama yılının verilerini de eklediğimizde 27’nci yasama döneminin tamamında milletvekillerimiz tarafından verilen soru önergelerinin muhataplarınca cevaplandırılma oranı yüzde 65,4 olarak gerçeklemiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hemen öncesinde Parlamenter Hükümet Sistemi'nin geçerli olduğu 24’üncü ve 26’ncı yasama dönemlerinde soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranları ise, sırasıyla yüzde 60,3 ve yüzde 45,4’tür. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminde soru önergelerine cevap verilmediği, bu konuda parlamenter sistem zamanındaki yasama dönemlerinden daha kötü bir durumda olduğumuz yönünde oluşturulmaya çalışılan algıya katılmamın mümkün olmadığını belirtmek isterim” değerlendirmesini yaptı.
Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişki soru üzerine, “Sistemin kurumlarının yerine oturması için zaman verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Önümüzdeki dönem sistemin daha çok oturacağı kanaatindeyim. Cumhurbaşkanlığı sistemi başkanlık sistemidir. Başkanlık sisteminin daha çok bilinen modeli ABD’deki modelidir. Tek bir başkanlık sisteminden değil, sistemlerden söz edilir. Yasamanın ayrı, yürütmenin ayrı yolla belirlenmesi temel mesele. Parlamentoda ise yasamayı vatandaş seçer, yürütmeyi doğrudan seçmez. Bu bakımdan başkanlık sistemi daha demokratik bir sistemdir” cevabını verdi.
Şentop, bir gazetecinin 'Yasama ile yürütme arasında fark olursa ne olur?' şeklindeki sorusu üzerine, “Koalisyondan farklı bir şey. Nasıl bir takım uzlaşmalar meydana getirmişse bu sistem parlamento kompozisyonlarına göre işler. Tereddütüm yok” ifadelerini kullandı.

"Seçimlerin kazananı olur, kaybedeni olmaz, milletin rızasıdır"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un "14 Mayıs siyasi darbe girişimidir" sözlerine ilişkin olarak da Şentop, “Seçim seçimdir, darbe müdahaledir. Bugüne kadar 1950’den itibaren yüzün üzerinde seçim yaptı Türkiye. Milletimiz tarafından sonuçları demokratik olgunlukla kabul edildi. Seçimlerin kazananı olur, kaybedeni olmaz, milletin rızasıdır. Siyasi söylemler bütün taraflar bakımından değerlendirilmeli. Herkes yanındakinin sözlerini yumuşatıyor, karşısındakileri abartıyor. Türkiye önemli bir seçime doğru gidiyor. Seçimlerin odak noktası ittifaklar değil esasen, Erdoğan’ın yanında ve karşısında olanlar. Siyasi partiler değil, Türkiye dışında da görüş bildiriyorlar. Erdoğan devam edecek mi diye soruyorlar. Bunun sebebi 20 yıldan uzun zamandır Türkiye’nin kazandığı itibardır. Bundan memnun olmayan çevreler var. Böyle bir ortamda seçime giderken seçim tartışmalarının Türkiye’nin kendi iç politikasıyla değil, Türkiye’nin itibarlı duruşunu teyit mi edecek, yoksa Türkiye daha kolay idare edilebilir ülke haline mi gelecek tartışması normaldir” dedi.

"Türkiye’nin bu tam bağımsız politikalar izlemesinin arkasında yerli ve milli hamlelerin payı var"
HDP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermesi ve HDP Eş Genel Başkanı Buldan'ın milli muharip uçağı ‘Kaan’ ile ilgili açıklamalarına ilişkin de Şentop şunları söyledi:
“Seçimle ilgili her şey konuşulur ama hiçbir seçim galibiyeti tam bağımsız Türkiye’den önemli değil. Bölgemizde önemli gelişmeler oluyor. Avrupa’nın içinde bulunduğu durum, bazı safların netleştirilmesi ile ilgili gelişmeler, bütün bunlar Türkiye’yi merkezi yere koyuyor. Daha önce Türkiye’ye karşı operasyonlar yaparken, artık Türkiye her müdahaleyi yapabilir hale gelmiştir. Türkiye’nin bu tam bağımsız politikalar izlemesinin arkasında yerli ve milli hamlelerin payı var. Bunu milletimiz iftiharla takip ediyor. Beklenen şudur: Türkiye sınır ötesi operasyonlar gerektiği zaman yapmamalı. Türkiye kuşatılmaya müsaade etmeyecek. Güneyinde ve Suriye’de oluşturulmaya çalışılan senaryoya müsaade etmeyecektir. 20 yıldır devam eden bir süreç. Bunu bozacak şeye milletimiz müsaade etmez.”
Seçimlerle ilgili soruya Şentop, “Seçim suhuletle demokratik olgunlukla gerçekleşecek, Türkiye’nin büyük yürüyüşüne karar verecek. Erdoğan birinci turda kazanacak. Meclisteki çoğunluğun değişmeyeceği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.

Editör: Kimsesiz Haber